30 Kasım 2015 Pazartesi

Nufus Genel Mudurlugune 10 Soru !!

Selam ve Selam
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne yönelttiğimiz acilen cevablanması gerektiğini düşündüğümüz sorulardır.


1-)Geçtiğimiz yıllarda 300 civarında olan Genel Müdürlük merkez teşkilatı personeli nasıl ve neden 1000 civarına çıkarılmıştır?Taşra teşkilatında,yani il ve ilçe nüfus müdürlüklerinde, personel sıkıntısı çekilirken bir memur günde 100-150 nüfus cüzdanı yazmak zorunda kalırken,mesai ücreti verilmemesine rağmen sırf işleri tamamlamak için saat 9 lara kadar çalışmak zorunda kalırken bu 700 personel kimin referansıyla  alınmıştır?Yani torpilleri kimdendir?

2-)Özellikle Çankaya nüfus müdürlüğü çevresinde dolanan Alev kod adlı kızıl saçlı sırt ve göğüs dekolteli mini etekli kadın kimdir?
Çankaya nüfus müdürlüğündeki ve Ankara da ki nüfus memurlarıyla ilişkiye girip şantaj yaptığı doğru mudur?Ankara genelindeki nüfus müdürlüklerinin ve Genel Müdürlük merkez teşkilatının memurlarının -yaklaşık 1083 kişidir- Fethullahçı terör örgütü/FETÖ tarafından seks şantajı CD lerinin oluşturulduğu doğru mudur?

3-)2 Ağustos 2010 tarihinde meydana gelen MERNİS sistemi sunucularında çıkan YANGINda(http://www.mynet.com/haber/guncel/e-devlete-yangin-darbesi-525564-1) hangi verilerin kaydedilmesi engellenmiştir?

Yangından kimin sorumlu olduğu ortaya çıkarılabilmiş midir?Bu yangın neyi örtbas etmektedir?

4-)Çipli kimlik projesinin başındaki O.A,Osmanlıca nüfus arşivleri ve dijital arşiv projesinin başındaki T.A Fethullahçı Terör Örgütü mensubu mudur?Bu konudaki iddialar ayyuka çıkmışken bu şahıslar hakkında niçin soruşturma yapılmamaktadır?

5-)Satanist yoga  tarikatlarının temsilcisi A.K Genel Müdürlükte nüfus cüzdanlarından sorumlu  daire başkanlığının başında mıdır?Neden?

6-)MERNİS yazılımını çalıştıran bilgisayarlar dış dünyaya açık olmadığı yani VİRÜS BULAŞMAYACAĞI bilindiğine göre bu bilgisayarlara niye Microsoft un güvenlik yazılımı ENDPOINT PROTECTION kurulmuştur?

Yoksa MERNIS e UYAP ve KPS sistemleri üzerinden virüs bulaştırıldığı iddiaları doğru mudur?
Neden güvenlik yazılımı olarak CIA ve NSA gibi Amerikan istihbarat servisleriyle ilişkili (http://www.spaceexplorer.tv/2014/08/space-explorer-uzay-bilimleri-casusu-microsoft-Rusya-da-kovuluyor-edward-snowden-NSA-ABD-CIA-siber-casusluk.html,http://www.aktifhaber.com/microsoft-ile-cia-arasinda-isbirligi-820940h.htm) olduğu bilinen bir şirketin ürünü seçilmiştir?

Şimdi de nüfus bilgilerimiz Amerikan gavuruna  mı peşkeş çekilmek istenmektedir?


7-)Çeşitli hukuk bürolarına pazarlanan 120 milyon yaşayan ve ölen Türk vatandaşının adres ve kimlik bilgilerini içeren OKYANUS kod adlı MSSQL dosyasının MERNİS projesinde görevli iki mühendis tarafından MERNİS sunucularından kopyalandığı doğru mudur? (http://www.tankado.com/ulusal-kimlik-veritabani-mernis-calindi/,http://www.turkiyeegitim.com/merniste-kostebek-iddiasi-17975h.htm)

8-)Neden ÇİPLİ KİMLİK projesinin  dağıtımında Microsoft Dynamics adlı GAVUR MALI yazılım kullanılmaktadır?

9-)Genel Müdürlük personelinin "nvi.gov.tr" uzantılı mail adresleriyle porno ve e-ticaret sitelerine üye olduğu ve bu hesapların hacklenerek ÇİPLİ KİMLİK sunucularına virüs bulaştırıldığı iddiaları doğru mudur?http://muslumanburo.blogspot.com.tr/2015/10/icisleri-bakanlgna-virus-mu-bulast.html

10-)Taşra teşkilatının personel ve malzeme yönünden yetersizliğine rağmen ÇİPLİ KİMLİK,EHLİYET ve Pasaport un nüfus müdürlüklerine verilmesinin nedeni nedir?Ödediğimiz vergiler birilerine peşkeş mi çekilecektir yoksa halkımızın verileri olmadık yerlere mi sızdırılacaktır?

Türk Milleti Adına
Nüfus Müdürü
H.Ü

24 Kasım 2015 Salı

ÜLKÜCÜ APTALLAR ÖLÜME KOŞUYOR..Mihrac Ural – 23 Kasım 2015 / Pazartesi - Lazkiye

ÜLKÜCÜ APTALLAR ÖLÜME KOŞUYOR..
Mihrac Ural – 23 Kasım 2015 / Pazartesi - Lazkiye
"CNN Türk TV canlı yayında cuma günü ülkü ocaklarından ve gönüllü 500 kişi namazdan sonra Suriye'ye gireceği söylendi"
Bir aklı selim otursun bunlara nasihat versin savaş Rus elçiliğine giderken Holanda elçiliğini protesto etmek değildir. Savaşta ilk hata son hatadır. Vadiler tepeler dereler kuşatmalar pusular öyle yaman olur ki bu savaşlarda kimin kimi nerede nasıl avlayacağı hiç belli olmaz. Dev korulukta, orman ve çalılık içinde 1000 m uzaklıktan çapı 2 cm olan bir namluyu hiç kimse görmez. Böyle bir şansı yok. Ama o namlu bir orduyu bile yerinde durdurur.
Bir de kuşatmaya yani çembere düşersen, kaç kişi olursan ol kurtulamazsın. Savaş mahalle kavgası değil. Türk ordusu 300 yıldır (II. Viyana kuşatması 1683’ten beri) hiç bir devletler arası savaşta zafer kazanmamış, hep hezimete uğramışken, bu günkü haliyle bir mahalle kavgası bile veremezken, Ülkü Ocakları, Alperen ocakları, yeni Osmanlı horhorları gibi salya sümük halde sübyanların Suriye’ye ayak basması sadece bir blöftür. Bunlar zaten yalana alışmış çevreler hiç garipsememek gerek.
Bir daha tekrar söylüyorum bu söylemleri bir blöftür ötesi değil 500 kişinin 5’i bile bu savaşta yer almayacaktır. Bu zevzekler, o mevkilerde 100 m bile yürüyemezler, bu dağlar bu vadiler yüksek kaldırımda yürümeye benzemez.
Bu serserilerin tümü ölecek. bu kesin. Buyursunlar gelsinler çaylar da benden olsun. İstisnasız tümü girdikleri ilk çatışmada ölecekler. Analarına babalarına yazık geride gözyaşı akıp duracak
Kimse kimseyi kandırmasın, Suriyeli Türkmenler güven içindedir. Hiç bir masuma el sürülmemektedir, kadın çocuk yaşlı ibadet yerleri tam anlamıyla en yüksek ahlakla korunmaktadır . Bu ülke Suriye’dir bu bir uygar ülkedir, davranışı da erdem ve onur doludur. Bunun için diktatör Erdoğan'ın yandaş medyasına inanmamak gerek, terör şebekelerinin aldığı hezimet öyle yaman bir hezimet ki, bunun acısıyla medyanın yaptığı kışkırtma sadece maceracıları sürükler alır bunların sonu da sadece ölümdür.
Bölgemizde Türkmen, Türk, Arap, Kürt halkların tümü kardeştir siyonizmin emperyalizmin diktatör Erdoğan’ın kuklaları ise bu halkların düşmanıdır ve bölgemizde terör estirerek bu şer güçlerine hizmet sunmaktadır. Yandaş medya da buna kan taşımaktadır.
Kardeşçe uyarı ise şudur. Suriye'ye ayak basanın tek şansı ölümdür teslim olma fırsatı bele bulamaz. Çünkü bu savaş çoğu zaman uzaktan füzelerle, gökten yağan varillerle bombalarla uzun menzilli silahlarla yürümektedir. Son kez uyarıyorum öleceksiniz mezarınız bile olmayacak,

19 Kasım 2015 Perşembe

Türkeş:"MHP istihbarat örgütlerinin kontrolünde"

Merhum Alparslan Türkeş’in eşi Seval Türkeş, partinin misyonundan uzaklaştırıldığını ve istihbarat örgütlerinin güdümüne girdiğini söyledi.
 
MHP’nin Meclis’te daha önce HDP’nin oturduğu sıralara oturması ülkücü camiada üzüntü yarattı. Alparslan Türkeş’in eşi Seval Türkeş, “MHP’ni bu haline tüm ülkücülerle birlikte çok üzüldüm. MHP kendi misyonundan çıkarıldı. İstihbarat örgütlerinin kontrolü altına girdi. Amacından uzaklaştırıldı. Menfaat gruplarının istismarında kullanıldı. Bu nedenle MHP bu hale geldi” değerlendirmesinde bulundu.
Seval Türkeş şunları söyledi: “MHP ve Türkeş ailesi üzerindeki operasyonları anlatmadım. Bizim üzerimize linç operasyonu uygulandı. Türkeş’in ölümü de şüpheli bir ölümdür. Henüz kamuoyuna açıklamadım. Türkeş öldükten sonra benim üzerimde yapılan çok büyük bir baskı oldu.
Türkeş’in vefatının 28 Şubat dönemine rastladığını belirten Seval Türkeş, “Nasıl planlandığını açıklayacağım. 18 senedir mücadele geçirdim. Misyon bizim üzerimizden yürüyor. MHP Türkeş’in eseridir. Türkeş’in mirası tamamen heba edilmiştir. MHP’nin yarattığı boşluk Türkiye’yi bu sıkıntılara sokmuştur. Türkeş yaşasaydı bu tablo olmazdı. Türkiye Ortadoğu’ya döndürmeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
MHP’nin kendi misyonundan çıkarıldığını ve istihbarat örgütlerinin kontrolü altına girdiğini söyleyen Seval Türkeş, MHP’nin küçülmesi, devreden çıkmasının memleket için çok tehlikeli olduğunu kaydetti.
Kaynak : Nevin Bilgin - Star

17 Kasım 2015 Salı

Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğündeki PARALEL ÇETE nin elemanı:Takdir ALTINSES

Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğündeki PARALEL ÇETE nin elemanı:Takdir ALTINSES

Aslı ALBER in Ölümü

SELAM SELAM

 BU ACI HABERİ sizlere iletmek istemezdim ama maalesef mecburum. Bu accountun sahibi HDCF Genel Başkanı Zig-Zap buluşum komitesi üyesi Zigzag bioloogic ve Zigzag Alchemic birimlerinin Türkiye koordinatörü,kimya mühendisi/TV yapımcısı/bilgisayar programcısı Sayın Aslı Zelda ALBER i 9/9/2009 tarihinde Kocaeli ilinin Derince ilçesine bağlı Tahtalı köyünde çıkan bir çatışmada ŞEHİT verdik.”istanbul vadisi” nin kanını emen ,emek ve halk düsşmanı G.S ve şurekasına bağlı şerefsiz tetikçilerce KAHPECE 5.65 mm lik susturuculu silahla arkadan vuruldu ASLI.

Naaşı elimizdedir.Muhtemelen Aşiyan mezarlığının yabancılar bölümünde alt kısımda veya Başiskele Çuhahane mevki yakınlarında yapılacak bir törenle toprağa verilecektir.

VASİYETİ gereği:

 BLOG ve MAİL accountları,banka hesap ve kredi kartı şifre bilgileri,kiralık kasa ve emenathane ve kiralık posta kutusu anahtar ve şifreleri,açık ve kapalı Zigzag anahtarları,Windows System Adapter programı C++ ve Python kaynak kodları,

Vefk hazırlama Qt/C++ kodları,”Saatlerin hazinesi “Visual Basic ve Object pascal kaynak kodları, Anahtar taşıyıcı AVR/C kod ve devre şemaları,Tesla/Seiko İC topografialari,Casio DG 20 chipiyle yapılan devre şemaları,Yahoops programına yazılan Python/PERL/jAVA RMI kaynak kodları,

İsimname için PHP/JAVA/ python kodları çocuklarının geçimi için mahfuz patent/seminer/ ve arazi vs gelirleri,Arızlı bölgesi pafta haritaları,Telefon defteri,Zigzag ve ZickZack orgutune ait safety houses-eminhane- fotoğraf kapı anahtarı parola ve işaretleri,muhtelif ebat ve boylarda hususi kadın eşyası,muhtelif ebat ve boylarda mahrem içerikli aşk mektupları/dergiler,iki adet Casio CMD 40 B KOL SAATİ, bir adet Smith Wesson tabanca,bir adet Valtro tabanca bir adet Sarsılmaz marka av tüfeği,Ranbo bıçağı tabir edilen bıçak ,bir adet muşta,iki adet sustalı,bir adet Sürmene bıçağı,bir adet dürbün,Toshiba marka iki adet laptop,M.K.ya ait olduğu sanılan hatırat,

Cem Garipoğlu/G.S/N/N.D/S.TOPBAŞ/İSMAHAN ÇİÇEK/AHMET ÇİÇEK/BEŞİR ATALAY/AHMET EKŞİ/MUSTAFA SOGUTOVALI/KADİR KOLAYLI/S. ÖKMEN/ENİS ONAT/PINAR AYLIN/YASAR GUNACGUN/KEMAL SOGUTOVALI/ORHAN YILMAZ/MEHMET ALAN/TUBA ADNAN/Mustafa SARIGULNIHAT GENC/AHMET HAKAN COSKUN/AYSE NILUFER OZDEMIR/BULENT AYBERK/NİHAT ERGUN/MEHMET ŞİMŞEK/NUKHET ORUC/EDİP YUKSEL /KASIM GARİPOGLU ve DOCUMENTE şahıuslara ait biyografik/TEKNIK/istihbarat report ve software pdfleri,

bazısı crack bazısı orjinal yazılım CDleri ve DOCUMENTE eşya TARAFIMDAN-SERENDEEP- teslim alınmıştır.

  Hassaten gelecekte ovulen NURSEN MERT ve EVIN CELIK e MUNEVVER KARABULUT cinayeti/FEYDAMİK projesi/Engin temel-ismail özen olayı,Alikahya patlaması ve baglantıları hakkında doyurucu ve açık bilgiler verilecektir. Neuroquaantlogy,Parabionanoelectronics bilimlerinin kurucusu Doktor Sultan TARLACI eşanlı olarak ZIGZAG PARABILOGIC/PARAPSIKILOJIK ve HDCF ye alınacaktır.

Sayın KADİR Çamoğlu nun (http://www.chip.com.tr/blog/kadircamoglu/) HDCF ye alımı için ZİGZAG İNFORMATİK onayı beklenmektedir.

 Sağlığında başladığı mahkemede sırayla okunacak ŞEREFİNİZ VARSA PEŞİNE DÜŞÜN başlıklı HDCF savunması hazırlığına devam edilecektir.

 Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset.
 Sen bütün varlığınla davamızın malısın.
 Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et;
Yeşile yapışmış gibi ebedi kalmalısın.

 Iztırap çek, inleme… Ses çıkarmadan aşın.

Bir damlacık aksa da, bir acizdir göz yaşın;
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın
Tek başına dileğe doğru at salmalısın.

 Ezilmekten çekinme… Gerilmekten sakın!
Beyin gücünle olmalı bütün uzaklar yakın,
 Dolu dizgin yaparken yarına doğru akın
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın.

 Ölümlerden sakınma, rezil olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
İnancından başka her varlığı unutan
 Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın…

 Sen ne elde ve dilde gezen kristal bir bardak,
 Ne de silikonlu MEMİŞLERE takılan bir çiçeksin;
 Senin de bu dünyada nasibin var: Savaşmak!..
 Devlerle güreşip dağlarda öleceksin.

 Yoldaşlık ederek gökte güneşle, ayla
Aşarsın tepe, ırmak; yürürsün ova, yayla…
Hayata ne biçimde geldinse bir manyetik fırtınayla
 Daha sert bir kasırga içinde biteceksin.

 ZIGZAG OGRETISI uğrunda silah çekince yandan
 Konfor denen şey artık geçmez yakından;
Mesut olup gülmeyi sök, çıkar hatırından
. Belki öldükten sonra bir parça güleceksin.

 İk YTL lik kurşunla gider “HAYAT” dediğin;
 “Tanrı yolu” uzaktır; erken kalk, sıkı giyin.
Yazık, bütün ömrünce okadar özlediğin
Güzelim GRACELAND a varmadan öleceksin.

 Belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini,
 Belki bir gün ağlarsın boynuzladı diye karına.
 Işıksız kulübende boranın esişini
Dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına.

 Gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca;
 Namert bir el arkandan seni vurur kadınca;
 Bir gün sabrın tükenir… Silahını kapınca
 Haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına…

 Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
 Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Vicdanını Tel Aviv e, Washington a satanlar
Küfür diye bakarlar senin dualarına.

 Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile,
Onu bütün gücünle vuracaksın çağında.
Savaş… Bunun tadını ey hanif sen bulamazsın
Ne manita amında, ne baba ocağında…

 Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
Kan dökmeyi bilenler hükmeder yarınlara…
 Kazanmanın sırrın bilmiyorsan git, ara
“Çanakkale” ufkunda, Yuvacık toprağında.

 Siyaset ve muhabbet… Hepsi yalan palavra…
Doğru sözü HIZIR tezkiresinde ara…
Kürt Sait ten bahsederse karşında bir maskara
Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.

 Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar!
 Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar…
Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Ruhlarımız buluşur elbet ZIGZAG dağında…

 Diyalektik isterse seni yoldan çevirsin,
 Sen hele bu yollarda yıpranarak aşın da,
Varsın bütün ömrünce bir an nasip olmasın
 Yorgunluğu gidermek serin bir su başında.

 Bir gülüşten ne çıkar, ne çıkar ağlamaktan?
Kullar kancıklık eder, bela bulursun Hak’tan.
 Gün olur ki bir yudum su ararsın bataktan,
Gün olur ki bir tutam tuz bulunmaz aşında.

 Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın,
 Bir esir borusundan geliyor çünkü hızın.
 Duygular ölmüştür… Tapınılan bir kızın
Bir gülüş bulamazsın gözlerinde, kaşında

. Iztırabı kanına katta göz kırpmadan iç!
Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki piç…
 Bu uzay zaman eğrisinde yalnız senin hiç mi hiç
 Bir şeyin olmayacak… Hatta mezar taşın da…

ŞEREFİNİZ VARSA PEŞİNE DÜŞÜN

Esenlikler

Aldigimiz bazi duyumlarimiz var yalniz yuzde yuz dogrulayamadigimizdan ayrinti veremiyoruz.


BUNLARI ARASTIRMAK SIZLERIN GOREVIDIR.Rahat yataklarda manita koynunda ickinizi yudumlayarak vatansever de olunmaz ulusalci da musluman da insan da OZELLIKLE GAZTECILER bu laflarimiz size.Bizler yurdumuzun daglarinda Yalova da bursa da Umuttepe de Isparta da Gebze de Kurt mafyasiyla,Gladio ile,KOcaeli valiliginin bok gibi parasiyla tutugu adamlarla,siyonist satanist kabalist cetecilerle savasirken sizler GOREVINIZI YAPMADINIZ

BU YUZDEN HRANT oldu.Engin(Temel) i de Munevver i de bu yuzden kaybettik.Kocaeli valiligindeki cete daha once yargi onune cikartilsaydi bu CANLAR kurtulurdu.SIZLER simdi Kurt acilimi nedeniyle bize de bir kemik duser diyerek dilinizi ve kaleminizi cebinize soktunuz.Bedeli mukabilinde cikarmak uzere

Bu yazi NET i boydan boya dolasmali.simdi sorularimiz

1-)RTE nin KOCAELI/Basiskele-Yuvacik ve bolgesiyle ilgisi nedir?Her cumartesi aksami-yani satanistlerin Sabat gecesi- gizlice Yuvacik da satanist Yeni yuksektepe orgutunun ayin yaptigi bolgede kaburga dolmasi,hindi ve cig kofte yemeye geliyor mu ?Bu toplantilari MUSIAD mi organize ediyor ????Partiye guzel kizlar da giriyor mu ????

2-)Bu toplantiya Osman PEPE,Nihat ERGUN,Eyup AYAR,Nimet CUBUKCU,Gulay BARBARASOGLU,sahte ulusalci Mehmet HABERAL,Kocaeli valisi gokhan SOZEN,il nufus muduru Necdet DEMIRSOY da davet edildi mi?Kaynagimiz HDCF uyesi sayin CEM YAREN in son yazisinda da degindigi LOrD PETER CARRINGTON un da ilerlemis yasina ragmen bu aleme katildigi ve iyice dagttigi yonunde

3-)Eski Orman bakani OSMAN PEPE hangi demir celikci ailenin yatiyla akdeniz e acildi ??Bu ailenin ferdi nicin intihar etti ???Bakanla mavi yolculuga katilan guzel memure nasil Kocaeli universitesinde mudur seviyesine geldi ??????

4-)Cankaya ya yakin cevrelerde adi viagrali truva ati diye anilan Kocaelili dogu kokenli bakan kim ??????Saatci Ali efendi konagini almaya calisan cilveli memureyle arasindaki iliski neydi ???
Bu iliskiyi bullet cameralar da gordu mu ??? GULer yuzlu zirvede oturan manticiya ulastirdi mi ???Simdi o kasetler kimin elinde ??Bu kasetlerden oturu bakan CANKAYA TROJAN mi oldu ???

5-)Elmed medikal sirketi kimin ??? Kocaeli nufus mudrluguyle arasindaki ilisikiş ne ???

6-)Sureyya KARABULUT un da bahsettigi Tayyip Erdogan in agabey diye bahsettigi danisman kim ??? ibrikdere bolgesindeki arsa talaniyla ne ilgisi var.

SIMDILIK BU KADAR ZERRE KADAR SEREF ONUR HAYSIYET VARSA PESINE DUSUN.siz dusmezseniz BIZ duseriz ve bu ates herkesi yakar

Kaşif beyimizin yeğeni Simin BIÇAKÇIOĞLU Kadınlar şampiyonu

2015 Türkiye Ralli Şampiyonası'nda Kadınlar kategorisinde üst üste 4. kez birincilik kürsüsüne çıkan Simin Bıçakcıoğlu, şampiyonluğa nasıl ulaştığını anlattı: Yarışın son günü Pazar sabahı yaklaşık 1,5 tonluk otomobilimizi co-pilotum Gürkal Menderes ile yaklaşık 100-150 metre itmek zorunda kaldık.

2015 Türkiye Ralli Şampiyonası, yedinci ve son yarış olan 36. İstanbul Rallisi ile tamamlandı. İstanbul Park Oto Pazarı’nda gerçekleşen ve ralliseverlerin yoğun ilgi gösterdiği yarış kıyasıya çekişmelere sahne oldu. Şampiyonanın son yarışını da birincilikle tamamlayan ve 4’üncü kez üst üste kazandığı Türkiye Ralli Şampiyonası Kadın Pilotlar Birinciliği ile Simin Bıçakcıoğlu; kariyerinde yeni bir ilke imza attı.

"DAMALI BAYRAĞI GÖRMEDEN BİRİNCİLİKLER ELDE EDİLEMİYOR"
'rallidergisi.com'un haberine göre, Simin Bıçakcıoğlu bu şampiyonluğun kendisi için ayrı bir önem taşıdığını belirterek şunları söyledi:
"Yarışın son günü Pazar sabahı yaklaşık 1,5 tonluk otomobilimizi co-pilotum Gürkal Menderes ile yaklaşık 100-150 metre itmek zorunda kaldık. Kural gereği belli bir noktadan sonra gözetmen ve hakemlerin yardım edebileceği bir durumda kimsenin yardım etmemesi ise benim için daha motive edici bir durumdu. Geçmişteki her birinciliğimin yeri ayrı ama bu seferki birincilik azmin zaferi olarak tanımlanabilir. Yarışseverlerin ve rakiplerimizin hafızalarına kazınacak bu birincilik eminim ki rallinin ne denli, stratejik bir spor dalı olduğunun altını çizecektir. Damalı bayrağı görmeden ve yarış bitmeden birincilikler elde edilmiyor" dedi.

İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü mezunu olan Simin Bıçakcıoğlu, Türkiye Ralli Şampiyonası'nda Neo Motorspor adına, Klass Magazin, A&S Transport ve Hayaller Gerçektir’in katkılarıyla yarışıyor.

15 Kasım 2015 Pazar

"GOMONİST HAYALET"İ DURDURMANIN YOLLARI TÜKENDİ Mİ?Halid ÖZKUL

Küçük burjuva aydın "Godot'u bekle"r. Zannetmeyin ki "Godot" geldi! Graham Fuller, bir kaç yıl önce "bize sol lazım" demişti. Zavallı Graham, aslında burjuva bir entelektüel olduğu halde, CIA üst yöneticisi olması onun eksisi. Halbuki o politik-sosyolog (psikolog) Prof.Dr.Vamık Volkan'ın iyi bir öğrencisi. Bilderberg, yani küresel mali oligarşilerin RoundTable (Yuvarlak Masa) toplantısına giden Türk heyetine ağabey Mustafa Koç başkanlık yapıyor, birkaç dönemdir. Yanında yer alanların hiçbiri Marx'ın "Kapital"lerini okumadıkları halde, kendini "sosyal-demokrat" zanneden CHP'nin entel avanesi.
Sosyoloji disiplini yıllardır üniversitelerde öğrencilerine küreselciliği kıyasaya(!) eleştiren "post-modernizm"i, yani; Amerikan pragmatizminin "günü nasıl kurtarırız?" yapısalcı-işlevselciliğinin, idealist Hegelci amentülerini vaaz ediyor. CIA'nın bıkmadan destek verdiği Frankfurt Okulu avaneleri ve aynı kaynaktan inkişaf etmiş ve bizim Kavala Hoding solcularımızın kıblesi Amerikan "New Left" kabesi yıllardır, hatta Soğuk savaş'tan beri "sol" ve "solcu" olmanın faziletlerini üflüyor, siyasal kitap okumaz, hele bilimselliği hiç sevmez, edebiyatçı solcularımıza.
Evet Avrupa'da ve Yeni Dünya'da "bir hayalet dolaşıyor" ama 'bu terörizm hayaleti' değil; Marx'ın tanımlaması ile "komünizm hayaleti" ve bu hayaleti defetmek için küçük burjuva solcuların tümü ile beraber burjuvazinin bütün entelektüelleri ve liberal "genç işadamları ve siyasetçileri" onlara verilen vaazları kavradılar. Çünkü onlar sınıflarının bilincinde olan "kendi için" sınıf olan burjuvalar.
Oysaki proletarya hala "kendi içinde" sınıf ve hala sınıf bilinçleri burjuva sınıf içinden çıkarak kendi sınıflarına ihanet ederek işçi sınıfına yol gösteren entelejantsianın rehberliğe muhtaç. Emek sermaye uzlaşmaz çelişkisi hala sürüyor çünkü kapitalizm, işçi sınıfının emek-gücünü kiralayarak toplumsallaşan üretim sürecinde ortaya çıkan artı-değere el konularak elde edilen adına "kar" denen sermaye birikimine dayanır. Ekonomik krizlerinde asıl nedeni kapitalizmin ruhu olan iktisadi anarşinin kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan kar hadlerindeki düşmenin sonucudur.
Günümüzde tekelci kapitalizm küreselleşmiştir. Ama ekonomik kriz yeniden üretimin ulaştığı teknolojik inkişaf neticesinde siyasi (kültürel-psikolojik-enerjik-dinamik) değişiklikleri de zorunlu kılmaktadır. Gerek alt-yapıda gerekse özellikle üst yapıda...Oysaki ABD mali oligarşisi, 1990'da var olan sosyalist sistemlere karşı "Pirus Zaferi"ni ilan edince, Pax-American bir dünya imparatorluğu için Globalist hegemonya savaşlarına girişerek, yeni militarist yöntemlerini yaşama geçirmeyi gerekli bulmuştu.
İlginçtir ki her iki evrensel emperyalist yeniden paylaşım savaşları öncesi burjuvazi, bilimsel sosyalizmden çalınma olup kendi çıkarlarına hizmet veren "sol" ve "solcu" sembollere sahip çıkmıştı. Marx'ın eski yoldaşı ünlü sosyal-demokrat Kautsky'nin "ultra emperyalizmi, dünya barışı için elzem" görünüyordu. Sosyalist Parti üyesi Mussolini ve Milliyetçi Sosyalist Alman İşçi Partisi piyasaya "eşitsizlikleri gidermek için" sürülmüşlerdi. Keza evrensel emperyalist yeniden paylaşım savaşının modern versiyonu olan "Soğuk Savaş" sürecini "sol" ve "solcu" küçük burjuvazinin tüm fraksiyonlarının emperyalizme eşsiz hizmetleri sayesinde neticelendiği bir gerçektir. Ne ki ülkeler işçi ve emekçi sınıflarını bölen, etnik milliyetçilik yalakalığı ve yalamalığı emperyalizmin gözükmeyen hedeflerine 'asfalt dökme' olarak yine küçük burjuva sınıfın "duygusal sol ve solculuk" ahmaklıklarının bir ürünüdür.
Irak'ta bir milyon sivil; aralarında kadın ve çocuklar olmak üzere, ırzına geçilip katledilirken Irak konsolosluklarına kimse bir mum dikme zahmetine katlanmadı... Hatta Britanya emperyalizminin Arap halkını parçalayarak yarattığı cetvel-kalem uluslardan Irak'ın küçük burjuva milliyetçiliğinin kaçınılmaz bir aktörü ve otoriter-rolü ifa eden "Saddam diktatörü"ne karşı, Batı istihbarat örgütlerinin masa başı imalatı dezenformasyonları ile gaza gelen Avrupalı "küçük adamlar"ın solcu IQ kapasitesi, dün Libya'da Kaddafi, bugün Suriye'de Başer Esad (ki London'da eğitim almış olan oğul Esad "otoriter" değil "karizmatik" bir lider) karşıtı olarak aynı senaryolarda kurban verilmesi için çığırmaktadır...
Sözün kısası bence Ali Bey, derhal CHP'ye üye olup Ocak Kurultay'ında CHP Genel başkanlığına adaylığını koymalıdır. Bu ülkedeki bütün solcular onu kucaklayacak, necip Türk milleti de kesinlikle onu başbakan yapacaktır. Kanada'da olan neden bizde olmasın. Hele Kavala Holding tayfasından Prof. Murat Belge, Prof. Mehmet Altan gibi yüksek IQ'lu sol-liboşlarımız varken, kadro ful... Hatta HDP bile biyat edecek, böylece 'sol' toparlanacaktır...
Ama şu tepede dolaşan "hayalet"i bundan sonra defetmeniz zordur. Çünkü inatla tek yol kesintisiz sosyalist devrim diyoruz. Kızıl bayrağımızın gölgesinde sizlerin solcu komik hallerinize gülerek inatla kurtuluşa yani Yeni İnsanlığa kadar SAVAŞMAYA devam edeceğiz... (Halid Özkul)

13 Kasım 2015 Cuma

Uyuma Türkiye! Seçimler geçmişte böyleydi...

“Tarih unutmaz. 57 yıl önceye gidelim. İktidardaki Demokrat Parti, genel seçimi 7 ay önceye çekti. Halk, 27 Ekim 1957’de sandık başına gitti. Seçim saat 17.00’de bitecekti fakat saat 14.30’da devletin tek radyosu, oy verme işlemleri sürerken DP’nin kazandığı illeri açıklamaya başladı! 
Şaka değil gerçek bu… 

CHP lideri İsmet İnönü, Devlet Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu telefonla aradı: “Sizden bu suçun işlenmesine engel olmanızı talep ediyorum.” dedi. Bakan Zorlu Beyefendi, Adnan Menderes’e gitti. İnönü’nün söylediklerini aktarıp radyo yayınının durdurulmasını istedi. “Beyefendi” sert çıktı: “Radyo, sonuçları açıklamaya devam etsin!” CHP, bu kez Yüksek Seçim Kuruluna başvurdu. Radyo yayını durduruldu fakat DP, zaten istediğini almıştı. 

Kimi CHP’liler, “DP kazandı” diye sandığa gitmedi. Bu arada radyoevinden yabancı gazetecilere, “İsmet İnönü’nün yazılı açıklaması” diye bir kâğıt verildi. Sözde İnönü, “Seçimi kaybettik, en fazla 120 milletvekili çıkarabiliriz” demişti! BBC’den France Press’e kadar yabancı gazeteciler haberi doğrulatmak için İnönü’nün yanına gidince şaşıran sadece yabancı gazeteciler değildi, İnönü ülkesi adına utandı. "Devlet, yalan söylemekle kalmıyor; yalan belge düzenliyordu!" 

Bir de 1957 seçimlerinin İsmet İnönü’nün isimlendirmesiyle “kütük marifeti” var! Seçmen kütükleri hazırlanırken CHP’li seçmenler kütükten yok edildi! Yerlerine DP’li seçmenlerin adı, hem de birkaç kütükte yer aldı. Yani bir DP’li birkaç sandıkta oy kullandı. DP, kurduğu seyyar ekiplerle bu seçmenlerini sandık sandık taşıdı. Seçime “iyi organize” olmuşlardı, organize işler konusunda marifetliydiler! CHP’li kimi seçmenler kütükte isimlerini göremeyince oy kullanamadan evlerine döndü.

Bitmedi! Örneğin Gaziantep’te 27 Ekim gecesi seçimi CHP’nin 700 oy farkla kazandığı ilan edildi. Hatta DP’nin gazetesi “Zafer” bile bu sonucu yazdı fakat ertesi gün köylerden “sayılmamış, unutulmuş oylar” getirildi ve bin kadar oyla seçimi bu kez DP’nin kazandığı açıklandı CHP’liler haklı olarak İl Seçim Kuruluna itiraz etti. İtirazları kabul edildi. Oylar, tutanaklar, gerekli belgeler adliye binasına götürüldü; pazartesi inceleme başlayacaktı. O gece adliye binası yandı, bütün oylar yok oldu. DP’nin galibiyeti resmiyet kazandı! Uyuma Türkiye! Seçimler geçmişte böyleydi...

12 Kasım 2015 Perşembe

5 Kasım 2015 Perşembe

MİLLETİN YÜZÜ GÜLDÜ ...

Sinop’a nükleer santral kurulacak, çok güzel bir şey…
Keşke şehrin merkezine kursalar…
Antep’te 10 bin Suriyeli çocuk sokaklarda dileniyor…
İnşallah büyürlerse, vatana yararlı olsunlar maksat…
Antalya’da mermer ocakları, iki dağı ortadan kaldırdı…O dağlar, mermer olarak Abu Dhabi Başkanlık Sarayı’nın inşaatına gönderildi, karşılığında 15.5 milyon dolar geldi…Ancak çevredeki su kaynakları ile birlikte sedir ormanları kurudu…Şimdi iki dağı geri getirme planı üzerinde çalışıyorlar, ama 150 milyon dolar lazım…
Adana’da pamuk üretimi 450 bin dekardan 290 bin dekara düştü…
Üretim azalınca nereden alacaksın pamuğu…Brezilya’dan getiriyorlar…
Rize’nin yaylalarını asfalt yolla birbirine bağlıyorlar, karşı çıkan köylüleri biber gazı ile dağıttılar… Otoban olsa daha iyi ama buna da şükür…
Aksaray bir dünya rekoruna sahip; su içince 10 bin kişinin bir günde zehirlenmesi ile…
Trabzon; penaltı vermeyen hakemlerin rehin alınması olumlu bulundu…
Konya’da işsiz sayısı 20 bin artarak 66 bine çıktı…
45 bin Suriyeli mülteci getirdiler…
Urfa; bomba patladı 33 ölü… En son IŞİD gelip iki gazetecinin kafasını kesti…
Bayburt, nüfusu azalan ender il…Çünkü hayvancılık ve balcılık vardı, samanı Kanada’dan getirmeye, hırsızlar da arı olmadan bal yapmaya başlayınca, nüfusu 56 binden 34 bine indi…Kaçan kaçana…
(AKP’nin en yüksek oy aldığı illeri aldım sadece…)
Geldik Çengelköy’ün badem salatalığına…Satıcılar bağırınca sultan, “Bağıran neyi satıyorsa, onu sokun” dedi… “Çengelköy badem…” diye bağıran geldi…Çengelköy salatalıklarını soktukça bu güldü… Sultan bunu görünce camdan “Ne gülüyorsun ulan?” diye bağırdı…
Yanıtladı adam:“Arkadan balkabağı satan geliyor…”
Yani sonuçlar iyi oldu, daha da iyi hizmetler gelecek arkadan…
Ahalinin yüzü gülsün maksat…
/Bekir Coşkun/

4 Kasım 2015 Çarşamba

AÇ KÖPEKLER PARTİSİ Memur Kıyımı Yapacak

AKP yeniden tek başına iktidara gelmesinin ardından ilk iş olarak kamuoyunda 657 olarak bilinen Devlet Memurları Yasası’nı değiştirecek. Daha önce yaptığı değişiklikler Anayasa Mahkemesi’nden dönen AKP, bu kez yasayı sil baştan değiştirmeyi planlıyor. Değişiklikler gerçekleşirse “işçi-memur” ayrımı ile birlikte memurun iş güvencesi de ortadan kalkacak. Memurların görevden alınması, görev yerlerinin değiştirilmesi kolaylaşacak. Görevden alınan memur açtığı davayı kazansa bile yeniden eski görevine dönemeyecek.

İşçi, memur ayrımını kaldırmak isteyen AKP, emekçileri “çalışanlar” adı altında tek bir kadroda toplamak istiyor. Bu hedef daha önce birçok kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da dile getirildi. Ancak sendikaların büyük bir bölümü bu değişikliğe karşı çıkıyor. Ayrıca memur tanımı anayasada da yer aldığı için anayasa değişikliği gerektiriyor. Bu nedenle şimdiye kadar bu yönde bir düzenleme yapılamadı. Ancak AKP memurlarla ilgili anayasa değişikliği gerektirmeyen yasal düzenlemeleri Meclis’ten geçirdi. 2014 yılında torba yasa ile daire başkanı, genel müdür gibi üst düzey görevlerde bulunan memurlar ile kolluk güçleri olan polis ve jandarmanın haklarında verilen görevden alma, yer değiştirme, unvan değişikliği kararlarına karşı dava açsalar bile eski görevlerine dönmelerini engelleyen değişiklik yapıldı. Değişiklik, görevden alınan memurun açtığı davayı kazansa bile yeniden eski görevine değil başka bir kadroya atanmasını öngörüyordu. Ayrıca mahkeme kararı da 1 ay içerisinde değil 2 yıl içerisinde uygulanacaktı. Mahkeme kararını uygulamayan yöneticiler hakkında ise hiçbir cezai işlem ya da soruşturma yapılmayacaktı.

İşareti Erdoğan verdi

CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu değişiklikleri anayasaya aykırı bularak iptal etti. Ancak AKP, Devlet Memurları Yasası’nı değiştirmekten vazgeçmedi. Seçimin ardından ilk iş olarak da bu yasa değiştirilecek. Bunun ilk işaretini de seçimden iki gün önce Cumhurbaşkanı, bir gün önce de Başbakan verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “paralel yapının” devletin içerisine sızmış bir virüs gibi olduğunu belirterek, “İstihbaratta da var, emniyet istihbarat, milli istihbarat, öbür tarafta emniyet teşkilatı, öbür tarafta silahlı kuvvetlerimiz, bütün bu yerlerin hepsinde bunlar var. Buralardan çok ciddi iletişim sağlamaya devam ediyorlar.
Bakanlıkların içerisinde, hemen hemen hepsinde var. Bunları A’dan Z’ye temizlemek mümkün değil. Her şeyden önce bir defa 657 değiştirilmediği sürece bu iş çözülmez. 657, yani Memurun Muhakemat Kanunu değiştiği andan itibaren burada farklı bir sistem oturtulabilir” dedi.
Başbakan: Değiştireceğiz

Başbakan Ahmet Davutoğlu da yine seçimden bir gün önce 657 sayılı yasanın yeniden ele alınması gereken bir yasa olduğunu söyledi. İnsanların işe girdiği andan itibaren emekliliğine kadar hem devletin teminatı altında olmayı hem de çalışmasa bile maaşını almak istediğini ifade eden Davutoğlu, ama bir işadamının çalışmadığını düşündüğü elemanının yerine başka biriyle çalışabildiğini belirtti.
Belli bir memurun ya da bürokrasinin belli birtakım hukuki teminatları altında olabileceğini ancak bu durumun performansları etkilememesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, “Devlet de şunu diyebilmek durumunda, ‘Sen çalışmıyorsun ya da yanlış çalışıyorsun.’ Bir kişi ne suç işlerse işlesin ki öyle bir noktadaki, mesela 2 Kasım’da biz yeni hükümeti inşallah kurduğumuzda, ben şunu desem, ‘Başbakan olarak bir yıla aşkın gözlüyorum hepinizi, hesabı da ben veriyorum, siz vermiyorsunuz, yanlış iş olduğunda.

Danıştay’dan geri geliyor

O zaman ben şu bürokratları çok başarılı görüyorum, işlerine devam etsinler, şu bürokratları da başarısız görüyorum hani, bir müddet dinlenmeye alalım ya da farklı yerlerde görevlendirelim’ desem bütün o bürokratlar giderler Danıştay’a.
Bu paralel yapının etkin olduğu dönemlerde herhangi bir memura görev değişikliği yapsanız Danıştay’dan anında karar aldırıp, geri geliyor.”
“Bizim daha etkin daha ehil bir liyakate dayalı bir değerlendirme performans sistemini düşünmemiz lazım. 657’yi bu perspektiften de değerlendirebiliriz” diyen Davutoğlu, memurların en etkin şekilde değerlendirilmesini, onların bu süreçlerde kendi kabiliyetlerini, becerilerini ortaya koyacak şekilde esnek çalışmalarını tesis etmek gerektiğini söyledi. Davutoğlu’nun dile getirdiği “esnek çalışma” modeli de iş güvencesini ortadan kaldırdığı için sendikalar tarafından eleştiriliyor.