TSK’ya kumpas sürecinde sadece askerler değil, Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi askeri şirketler de hedef alındı; Hangi “paşa çocuklarının” ne maaşlarla çalıştırıldığı çarşaf çarşaf anlatıldı. Maksat burada da hasıl oldu, eski personelin çoğu gönderildi veya istifa etmek zorunda kaldı. Yerlerine kimlerin geldiğini söylemeye gerek yok. Bakmayın iktidarın bu şirketlerde nasıl büyük projeler gerçekleştirildiğini anlatmasına, bilenler, “Her yer arpalık oldu, şirketler tepetaklak gidiyor” diyor.
Konumuz askeri şirketlerin hâli değil, hem “parallelle” mücadele, hem de “seçim hileleri” iddiası. Seçimlerde hile yapılacağı iddiası herkesin dilinde. Cemaat ve muhalefete göre AKP, AKP’ye göre cemaat ve muhalefet hile yapmaya hazırlanıyor.
Hile deyince bilgisayar sistemi, yani SEÇSİS, SEÇSİS deyince de bu sistemi geliştiren Havelsan akla geliyor. Burası fena halde karışmış durumda.
Ne zamandan beri mi? Kumpas davalarda gerçeğe aykırı bilirkişilik yaptığı için TÜBiTAK’tan “atılan” Ünal Tatar’ın Havelsan’da işe girdiğini ortaya çıkarmamızdan sonra. TSK Güçlendirme Vakfı’nın da Başkanı olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in meseleye el koymasından sonra Tatar’ın işine hemen son verildiğini duyurmuştuk.
İlginçtir, Havelsan yöneticileri Tatar’ın kimlerin referansıyla ve nasıl iş başı yaptığının değil, daha çok bu haberi kimin sızdırdığının peşine düştü.
Bu vesileyle Ünal Tatar’ın TÜBİTAK’tan “atılması” süreciyle ilgili de önemli bilgilere ulaştık. Meğer atılmamış, istifa etmiş. Nasıl mı?
Evet, atılma kararı alınmış, ancak bu karar tam 1.5 ay sümen altında bekletilip, tebliğ edilmemiş. Bu arada Tatar, hem Havelsan’la bağlantıya geçmiş, hem de TÜBİTAK’ta 10 yılını doldurmuş, ondan sonra istifa etmiş. Özetle, korunup, kollanmış. Tatar’a bu “iyiliği” yapan yöneticilerden birisinin seçimden sonra TÜBİTAK Başkanlığı’na getirilmesinin konuşulduğunu söylersek, herhalde “parallele mücadelenin” ne kadar ciddiyetle(!) yürütüldüğü konusunda bir ipucu vermiş oluruz.
Ünal Tatar sonrası gelişmelere geçersek; TSK Güçlendirme Vakfı konuyu takibe alınca Havelsan Yönetim Kurulu, bir genel müdür yardımcısı, Siber Güvenlik Direktörü, İnsan Kaynakları Direktörü ve bir Genel Müdür Danışmanının daha iş akidlerini feshetti.
Ne tesadüf, Tatar örneğinde olduğu gibi bu isimlere de karar tebliğ edilmedi, hepsi 2 hafta rapor aldı.
Bu arada Havelsan’ın sivil yöneticileri tabiri caizse Ankara’yı ayağa kaldırdı, AK-Saray, Milli Savunma Bakanlığı arasında mekik dokuyup, bunların “paralelci” olmadığını, “AKP’ye ve kendilerine komplo kurulduğunu” anlatmaya çalıştı. İddialara göre, Erdoğan topu Milli Savunma Bakanına atarken, Bakan İsmet Yılmaz da Havelsan yönetimi hakkındaki iddialara ilişkin dosyaları önlerine koydu.
İş akdi feshedilenlerden Siber Güvenlik Direktörü ile Genel Müdür Danışmanı geri dönemeyeceklerini anlayınca, rapor bitiminde istifa etti. Aynen Ünal Tatar gibi.
Havelsan’ın yöneticileri, Genel Müdür Yardımcısı ve İnsan Kaynakları Direktörü’nün durumunun ise Yönetim Kurulu’nda bir kez daha görüşülmesi yönünde karar aldırmayı başardı. Yönetim Kurulu toplantısı Mayıs ortasında yapılacak ve nihai karar verilecekti, ama Haziran’a, seçimlerden sonraya ertelendi. Ve iki isim de yeniden göreve başladı.
Peki bu “ikna ve erteleme” süreci nasıl gerçekleşti? İddia o ki; Havelsan’ın sivil yöneticileri iktidara, “SEÇSİS etkilenir” demiş. Şimdi Havelsan’da şunlar soruluyor:
– Eğer bu isimler “paralel” ise iktidar, kediye ciğer emanet etmiş olmuyor mu?
– Değilse de bir genel müdür yardımcısının, SEÇSİS’le böylesine doğrudan ne alaka ve etkisi olabilir?
– TSK’nın “parallelle” mücadele etmediği söyleniyordu. Şimdi bu engelleme çabaları neyin nesi?
Özetlersek; Genelde “paralelle mücadele”, özelde Ünal Tatar olayı askeri şirketlerde sivil-asker çatışmasını gün yüzüne çıkardı. AKP’li sivil yöneticilerin, sadece Havelsan’ın emekli asker olan Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkanvekilini değil, TSK Güçlendirme Vakfı’nın asker kökenli Genel Müdürü’nü tasfiye etmek istediği, askerlerin de “şaibeli” sivilleri hedef aldığı konuşuluyor.
7 Haziran’dan hemen sonra yaşanması beklenen bu “savaşı”, seçim hay huyunda kaynayacağı için bugünden duyuralım istedik.
Müyesser Yıldız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder